I am a little bit of loneliness, a little bit of disregard
Handful of complaints but I can't help the fact
That everybody can see these scars
I am what I want you to want, what I want you to feel
But it's like no matter what I do, I can't convince you
To just believe this is real
So I, let go watching you turn your back like you always do
Face away and pretend that I'm not
But I'll be here cause you're all that I've got
I can't feel the way I did before
Don't turn your back on me
I won't be ignored
Time won't heal this damage anymore
Don't turn your back on me I won't be ignored
I am, a little bit insecure, a little unconfident
Cuz you don't understand I do what I can
Sometimes I don't make sense
I am, what you never wanna say, but I've never had a doubt
It's like no matter what I do I can't convince you for once just to hear me out
So I, let go watching you turn your back like you always do
You face away and pretend that I'm not
But I'll be here cause you're all that I've got
I can't feel the way I did before
Don't turn your back on me
I won't be ignored
Time won't heal this damage anymore
Don't turn your back on me I won't be ignored
Hear me out now
You're gonna listen to me like it or not
Right now, hear me out now
You're gonna listen to me like it or not
Right now
I can't feel the way I did before
Don't turn your back on me
I won't be ignored
I can't feel the way I did before
Don't turn your back on me
I won't be ignored
Time won't heal this damage anymore
Don't turn your back on me I won't be ignored
I can't feel
Don't turn your back on me I won't be ignored
Time won't tell
Don't turn your back on me I won't be ignored
13 Ekim 2010
25 Ağustos 2010
helikopter
gettin anam sen üğüğü
şeftaliyi göttün mü
sandalyeyi veriver
helikopter
gettin anam sen eyiye
git çayları tağzeleyiye
sandalyeyi veriver
helikopter
(volkan öge & cumhur otay - 1994/1995)
şeftaliyi göttün mü
sandalyeyi veriver
helikopter
gettin anam sen eyiye
git çayları tağzeleyiye
sandalyeyi veriver
helikopter
(volkan öge & cumhur otay - 1994/1995)
meşe palamudu
bir gün yolda giderken
meşe palamudu
boş boş yer gezinirken
meşe palamudu
kafama düştü meşe
meşe palamudu
çok garip bir meşe
meşe palamudu
mitsubişşi meşe
meşe palamudu
(volkan öge - 1994/1995)
meşe palamudu
boş boş yer gezinirken
meşe palamudu
kafama düştü meşe
meşe palamudu
çok garip bir meşe
meşe palamudu
mitsubişşi meşe
meşe palamudu
(volkan öge - 1994/1995)
18 Mayıs 2010
tilkiler
korkakların bencilinden
çok konuşup az söyleyenden
ifritinden, cehaletinden
kalplerdeki mühürlerden
kaçarken
sancılardan sancı beğenip
tilkilerini güzelce beslesen
ateşe atsan yine kendini
bir kaşık suda boğulsan
yetmez ki
çünkü aynalar yalan söylemez
ayrı ruhları tek beden beslemez
gözlerini kaçırsan da kendinden
utancından başın öne eğilmez
onlar bilir
onlar bilir
şah damarının az biraz uzağından
izlerler
izlerler
bakarsın ama bir şey göremezsin
söylerler
söylerler
dinlersin ama duyamazsın
10 Mart 2010
Savruk? Kavruk?
Hayatımız 2005 ve 2006 yazları gibi geçse keşke hep.
Herkes bir tarafa savruluyor.
Savrulamayanlar olduğu yerde kavruluyor.
Bence eskiden daha mutluyduk.
Şimdi de mutsuz sayılmayız ama çoğumuzu saran bu melankolinin sebebini bir türlü bulamıyorum; en azından bu beni mutsuz ediyor.
Dünyanın içine karıştıkça, kendi dünyasından dışlanmış gibi hisseden sadece ben olamam.
İyi hissediyorum, bir problem yok.
Ama ne olduğunu bilmediğim bir şeye olan özlemim gün be gün artıyor.
Annemin bir tespiti var: "Sahip olduğumuz muhteşem arkadaşlıkları içten içe kaybetme korkusuyla sürekli hayatınızı erteliyorsunuz..."
Doğru olabilir, en azından Volkan çok hak vermişti buna.
Acaba hayat bizi engelleyemediğimiz bir şekilde içine çektikçe, sahip olduğumuz değerler dışarda kalıyor paranoyasına mı kapılıyoruz yok yere?
Onu bunu bilmem, Volkan'la görüşme sıklığım ortalama 45 günde bire düşmüşse, bu işte bir problem var demektir.
Herkes bir tarafa savruluyor.
Savrulamayanlar olduğu yerde kavruluyor.
Bence eskiden daha mutluyduk.
Şimdi de mutsuz sayılmayız ama çoğumuzu saran bu melankolinin sebebini bir türlü bulamıyorum; en azından bu beni mutsuz ediyor.
Dünyanın içine karıştıkça, kendi dünyasından dışlanmış gibi hisseden sadece ben olamam.
İyi hissediyorum, bir problem yok.
Ama ne olduğunu bilmediğim bir şeye olan özlemim gün be gün artıyor.
Annemin bir tespiti var: "Sahip olduğumuz muhteşem arkadaşlıkları içten içe kaybetme korkusuyla sürekli hayatınızı erteliyorsunuz..."
Doğru olabilir, en azından Volkan çok hak vermişti buna.
Acaba hayat bizi engelleyemediğimiz bir şekilde içine çektikçe, sahip olduğumuz değerler dışarda kalıyor paranoyasına mı kapılıyoruz yok yere?
Onu bunu bilmem, Volkan'la görüşme sıklığım ortalama 45 günde bire düşmüşse, bu işte bir problem var demektir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)